Hayatımız Fotoğraf
İbrahim Akyürek
30 Eylül 2025 Salı
Beyoğlu
Eylül 2025
Yirminci yüzyılın üç büyük yazarının bakışın tarihine ve insanı algılama biçimlerine dair özgün perspektiflerini kavramak isteyenler için vazgeçilmez bir kaynak olan Kayıp Zamana Dair, VakıfBank Kültür Yayınları etiketiyle okurlarını bekliyor!
BÜFOK Bülten-30 Eylül 2025
BÜFOK Arşivi’nden Seçkiler ve Arşivin Kısa Tarihi
Yazar: İpek Akbaş
1929 yılında kurulan Boğaziçi Üniversitesi Fotoğrafçılık Kulübü ülkemizdeki en eski üniversite fotoğrafçılık kulübüdür. Kökleri Robert Koleji’ne dayanan kulüp 90 yıldan fazla süredir aktifliğini korumayı başarmıştır. Bugünkü yazımızda BÜFOK arşivinden ve tarihinden kısaca bahsedeceğiz. Hem kulübümüze yeni katılan hem de bir süredir aramızda bulunan üyelerimizin bu yazımızdan keyif alacağını umuyoruz. Lafı uzatmadan arşivimize dalışa başlayalım!
Helin Sinan, Eylül 2025
BÜFOK arşivi, 2023 yılının yazında kulüp odalarının BÜMED binasına taşınmasından önce Hamlin Hall binasında bulunuyordu. O dönem, Hamlin Hall’da bulunan ve arşivimizle birlikte karanlık odamızı içeren bu odayı Boğaziçi Üniversitesi Sinema Kulübü, BÜ(S)K ile paylaşmaktaydık. Kulüp kültürlerinin devamlılığı ve kulüplerin her anlamda ulaşılabilir olmasında kritik rol oynayan kulüp odalarının taşınması kararı o dönem öğrenciler tarafından büyük tepki çekti. Fakat öğrencilerin bütün direnişine karşın kulüp odalarının aslında Boğaziçi Üniversitesi Mezunlar Derneği (BÜMED)’ne ait olan binaya taşınması engellenemedi. Şu anda arşiv odamız sonradan BURÇ Student Center adı verilen BÜMED binasında bulunuyor. Altyapı ve konumu açısından öğrenci faaliyetlerini zorlaştıran bu binanın yenileneceğine dair söylentiler devam etse de kulüpler bir süre daha burada bulunacaklarını öngörüyorlar.
BÜFOK Bülten-30 Eylül 2025
BÜFOK Bülten
BÜFOK Bülten
29 Eylül 2025 Pazartesi
28 Eylül 2025 Pazar
27 Eylül 2025 Cumartesi
1978-1991: Fotoğrafçılar da Konuşabilir
1978-1991: Fotoğrafçılar da Konuşabilir
1978; İFSAK’dan İstanbul Valiliğine: “Gözaltına
alınan iki kişi üyemizdir.”
1979; İFSAK, Film-San vakfını protesto etti; İFSAK, AFSAD, İzmit, Zonguldak, Sapanca sinematek,
ESTV-DER: “Antalya Film Festivalinin yasaklanmasını kınıyoruz.”; İFSAK, AFSAD,
BASAF, Görsel Sanatçılar Derneği: “Akbank Fotoğraf Yarışmasını boykot ediyoruz.”
1980; İFSAK yönetim kurulu: “Herkes bilmelidir ki, evlere kapanmak çözüm değildir.”; İFSAK: “Yaşamdan ve yarından
sorumluyuz.”
1983; İFSAK: “Atom bulutları altında değil,
sanat ve kültür evreninde yaşamak istiyoruz.”
1985; İFSAK’dan öğrenci derneklerine yardım;
İFSAK’tan Dalan’a mektup; İFSAK’tan Mesut Yılmaz’a mektup; İFSAK’ın Gürel
Yontan’a mektubu; İFSAK’tan dernekler
yasasına eleştiri.
1988; İFSAK’ın Kültür ve Turizm Bakanı’na
mektubu; İFSAK üyelerinin bakanlığa armağanı.
1989; İFSAK: “Foto muhabirlerine teşekkür
ediyor, geçmiş olsun diyoruz.”
1990; İFSAK: “Fotoğraf gereçlerinin suç
aleti olarak kabul edildiği bir zihniyeti şiddetle protesto ediyoruz.”
1991; Günaydın Gazetesi: “İFSAK’dan ateşkes
mektubu”
***
Bir önceki
yazımda fotoğraf çevremizde sansürün adı yok demiştim. Yani; sansürün,
yıldırmanın kendisi var ama adını anma, tepki gösterme yetersiz anlamında…
1978’den 1991
sonuna kadar hem yakın tanıklık, hem aktif üyelik (yöneticilik) dönemimdeki tepkileri derleyip sıralamazsam hem
eksik, hem de birlikte karar aldığımız üyelere, emeklerimize haksızlık olur.
1978; İFSAK üyesi Yılmaz Kaini (İstanbul
Üniversitesi öğretim görevlisi) ve Reşat Tekelioğlu (Muhasebeci) İstanbul
Kumkapı’da fotoğraf çekimi sırasında gözaltına alınır. İFSAK başkanı Mehmet
Bayhan, İstanbul Valiliği’ne gönderdiği bir dilekçe ile İFSAK’ın amacını
açıklar. Verdiği bilginin üyelerin gözaltı evrakları ile birleştirilmesini ve
durumları hakkında bilgi talep eder.
1979; İFSAK yönetim kurulu Film-San vakfına,
sinema biletlerine vakfın ücretli, zorunlu pullarının yapıştırılması nedeniyle
tepki gösterir.
İFSAK,
AFSAD, İzmit, Zonguldak, Sapanca sinematek ve ESTV-DER yaptıkları ortak
açıklama ile Antalya Film Festivali’nin yapılmasını engelleyen sansürü kınar.
Yıllar sonra
(2011’de) 48.
Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde 1979'da sansür, 1980'de ise darbe nedeniyle yapılamayan festivallerin
ödülleri “Geç Gelen Altın
Portakal Ödülleri" ismiyle sahiplerine
verilir.
Akbank’ın her coğrafi bölgeye ayrı düzenlediği
geleneksel fotoğraf yarışması vardı. Jüri seçimi ve çalışma yöntemleri,
sergilemedeki özensizlik uyarılara karşın düzeltilmeyince dört kuruluş
yarışmayı boykot kararı alır.
1980; 28 Mayıs 1980’de İFSAK yönetim
kurulu üyesi Halil Kıyak, Beşiktaş Halk-Koop’a
uğrar. Amacı, akademi öğrencilerine sağlanan indirimli malzemeden dernek
üyelerinin de yararlanmasıdır. O sırada kooperatifin silahlı saldırıya uğraması
sonucunda 23 yaşında yaşama veda eder. Korkunun egemen olduğu, kent
insanlarının geç saatlere kalmadan eve ulaşma tedirginliği sosyal yaşamı
kesintiye uğratır. Bana göre İFSAK, tarihinin en önemli siyasi, kültürel, masum
açıklamasını yapar: “Evlere kapanmak çözüm değildir.”; 30 Ağustos 1980; 1 Eylül
Dünya Barış Günü nedeniyle İFSAK “Sanat özündeki en insancıl nitelikleri ile
düşmanlıklara, savaşlara karşıdır,” der. 12 Eylül darbesine az zaman kalmıştır,
İFSAK dahil derneklerin çalışmaları durdurulur.
1983; Sıkıyönetim yasakları nedeniyle seçimsiz
İFSAK 10. Olağanüstü genel kurulu toplanır. Bir dizi karar alınır, onlardan
biri “Kültür ve sanat evreninde yaşamak istiyoruz.” isteğidir.
1985; ODTÜ öğrenci derneği yeniden
kurulurken, İFSAK üniversitelerde oluşturulan öğrenci kulüplerine destek
açıklaması yapar.
İstanbul Büyükkent
Belediye başkanı Bedrettin Dalan’dır. Beşiktaş Belediye Başkanı Mümtaz Kola, Mehmet
Uyanık’ın bir heykelinin parçalanmasına karar verir.
1985’in
Ağustos ayında Kenan Evren, Yıldız Teknik Üniversitesi’ni ziyaret edecektir. Üniversitede
açılan bir sergi kapsamında yer alan Gürel Yontan’ın bir eseri ziyaret
gerekçesi ile ortadan kaldırılır.
1988; Yeni hazırlanan dernekler yasası
ile memur ve öğrencilerin derneklere üyeliğine zorluk çıkartılır. Derneklerin
federasyon kurması, kamu yararına dernek olma koşulları ağırlaştırılır. Dönemin
Kültür ve Turizm bakanlarına (Tınaz Titiz, Mesut Yılmaz) başta kağıt olmak
üzere fiyat artışları, muzır yasasının kaldırılması ve TRT’nin sanata daha çok
yer ayırması konularını içeren mektuplar gider İFSAK’tan.
Gelelim
Bakan Tınaz Titiz’e gönderilen armağana. Yönetim kurulu üyeleri birer eserini
bakanlığa gönderir. İstekleri vardır; zamları, sanatçıya kuşkuyla bakmayı
durdurun. Kültürü, “köşeyi dönmeciliğe” kurban etmeyin.
1989; İstanbul’da 1 Mayıs kutlamalarında canına kıyılan Mehmet Ali Dalcı isimli
gencin cenazesinde gazeteciler bol küfür ve cop eşliğinde polislerce dövülür.
Kenan Evren Cumhurbaşkanı, Turgut Özal Başbakandır. İkisi de yapılanları
onaylamadıklarını açıklar. SHP Genel Başkanı Erdal İnönü ve İFSAK yönetim
kurulu Gazeteciler Cemiyeti’ne telgraf çekerek kamu adına görev yapan
gazetecileri savunur.
1990; Beşiktaş Belediyesi ile Atölye
Çizgi’nin İstanbul Ortaköy’deki etkinliklerinde dia gösterisi yapan İFSAK üyesi
Celal Deniz ve hazırlıkları yapan Tahsin İstengil gözaltına alınır. İFSAK
başkanı Aclan Uraz şu açıklamayı yapar: “Fotoğrafçının suçlu, fotoğrafın suç ve
fotoğraf gerekçelerinin suç aleti olarak kabul edildiği bir zihniyeti şiddetle
protesto ediyoruz.”
1991; Dernek yöneticilerine iletilen
önerilerin karara bağlanması gecikebilir. Ya da kabul görmeyebilir. Bu durumda
dernek üyeleri ortak imzaları ile açıklama yapabilir. 1984’de Gökova Körfezi’nde
yapımı düşünülen termik santrala verilen tepki Türkevleri Köyü muhtarına gönderilen
fotoğrafçı ve sinemacıların ortak imzalı mektubuyla dile geldi.
1991’de Körfez
savaşı nedeniyle İFSAK üyeleri Birleşmiş Milletler’e mektup gönderdi. Bir
örneği Dışişleri Bakanlığı ve Türkiye Barış Girişimi Grubu’na ulaştırıldı. Günaydın
gazetesi, “İFSAK’tan ateşkes mektubu” başlığıyla, abartarak haberleştirdi. Aynı
yıl yine TRT’ye “Gerçeği istiyoruz”; TBMM Başkanlığı, Kültür Bakanlığı ve
Başbakan Yıldırım Akbulut’a sansür ve savaşa tepki mektupları gitti.
***
13 yılı (1978-1991) kapsayan yukarıdaki 1992 tarihli derlemeden yakın dönem İFSAK yöneticilerinin bilgisi oldu mu sorusu akla gelebilir. 1992’de üyelere doğrudan, 2001 ve 2019 yıllarında ise görevde olan yöneticilere bu yazının başlığı altında toplanan haberlerin kısaltılmış küpürleri bir dilekçe ekinde sunulmuştu.
5 Eylül 2023
İFSAK BLOG sorumlusu arkadaşların bilgisine,
İbrahim Bey merhaba,
Blog yazınızın yayımlanamayacağı ile ilgili maili aldıktan sonra yaşanan yanlış anlama neticesinde konu ile ilgili detaylı bir açıklama yapmanın daha doğru olacağına karar verdik. Bu kapsamda öncelikle bir konuyu açıklığa kavuşturmak isteriz ki o da “Sansür” konusunun asla ve kat'a yayın politikamız içerisinde yeri yoktur. Editör ekibi, yazıların yayımlanıp yayımlanmayacağına karar verirken gelen yazıların bir harfini dahi değiştirme hakkına sahip olmadığımız yönünde bir anlayışa sahiptir. TDK kurallarına aykırı yanlış bir yazım var ise de onu da yazarın onayını alarak düzeltmektedirler.
Hiç bir beklentimiz olmadan, gönüllülükle Blog ekibi olarak amatör bir ruhla, gelen maillere cevapları ve yazıların yayınlanma tarihine dair bilgilendirmeleri mümkün olan en kısa sürede göndermek için çalışmaktayız. Ancak blog ekibi olarak her birimizin bir çalışma hayatı, ailesi ve yoğunlukları olduğu için bu süreç doğal olarak belli zamanlarda kısa gecikmelere maruz kalıyor. Ancak tüm mailler cevaplanıyor ve cevapsız bir mail kalmıyor.
2023 yılında gelen iki yazınızı bildiğiniz üzere yayım programı içerisinde yayımladık, son yazınız daha çok madde madde olduğundan uygun bulunmamıştır. Blogda sanat ağırlıklı olmakla birlikte makale tarzı, konuşma dilinde yazılmış yazılara yer veriyoruz, yazınızı makale tarzına çevirmenizi rica ediyoruz, bu şekilde yazınız İfsak Blog politikasına uygun hale geleceğinden yayımlanabilecektir.
Saygılarımızla,
Hakkı Ceylan
İfsak Blog Ekibi
22 Eylül 2025 Pazartesi
Robert Capa / Kapanış 22 Mart 2026
Robert Capa’nın “Gerçek En İyi Fotoğraftır” Sergisi Ara Güler Müzesi’nde
Robert Capa'nın
Unutulmaz Fotoğrafları
20 Eylül 2025 Cumartesi
18 Eylül 2025 Perşembe
“İsrail'in suçlarını kolaylaştıran ekonomi politiğin fişini çekin”
İsrail'in soykırımına katkı sağlayan 15 şirket açıklandı
Uluslararası Af Örgütü’nün, İsrail’in hukuksuz işgaline, soykırımına ve diğer uluslararası hukuk suçlarına katkı sağladığını tespit ettiği 15 şirket arasında, çokuluslu ABD şirketleri Boeing ve Lockheed Martin, İsrailli silah şirketleri Elbit Systems, Rafael Advanced Defense Systems ve Israel Aerospace Industries (IAI), Çin şirketi Hikvision, İspanya merkezli demiryolu üreticisi Construcciones y Auxiliar de Ferrocarriles (CAF), Güney Koreli şirketler grubu HD Hyundai, ABD’li yazılım şirketi Palantir Technologies, İsrailli teknoloji firması Corsight ve İsrail devletine ait su şirketi Mekorot yer alıyor. Lockheed Martin bu yıl Türkiye'de düzenlenen IDEF fuarında iktidar tarafından ağırlanan şirketler arasında yer alıyordu.Çocuklar ölürken, şirketler kâr ediyor
Uluslararası Af Örgütü Genel Sekreteri Agnès Callamard, bu 15 şirketin; sivillerin aç bırakılmasını ve toplu halde öldürülmelerini tasarlayan ve Filistinlileri on yıllardır haklarından yoksun bırakan bir hükümeti ayakta tutmaktan sorumlu olanların yalnızca küçük bir örneği olduğunu hatırlatarak, şunları söyledi:
“23 aylık aralıksız bombardıman ve süren soykırım, ayrıcalıklı ticari ilişkiler ve bağışlanamaz olanı göz ardı etmeye hazır devletler ve şirketler tarafından desteklenen sonsuz bir silah ve gözetim ekipmanı tedarikine muhtaç. Buna son verilmeli. İnsan onuru meta değildir. Filistinli anneler, İsrail’in soykırımı altında çocuklarının açlıktan solup gitmesini izlemeye terk edilirken, silah şirketleri ve diğerleri ciddi kâr etmeyi sürdürüyor."
2023 Fuar
Lockheed Martin, IDEF’23’te ‘Türk bayraklı F-16 Blok 70’ sergiledi
Gazetebilim
Bertolt Brecht kimdir?
Epik tiyatro ve yabancılaştırma efekti
Brecht’in en önemli kuramsal katkılarından biri epik tiyatro (episches Theater) anlayışıdır. Bu anlayış, geleneksel Aristotelesçi dramaya radikal bir alternatif olarak geliştirilmiştir. Aristotelesçi dramada olay örgüsü, karakterlerin iç dünyaları ve duygusal etkileşimleri üzerinden şekillenirken, Brecht’in epik tiyatrosu seyircinin edilgen bir şekilde kendini karakterlerle özdeşleştirmesini ve olaylara duygusal olarak kapılmasını önlemeyi hedefler. Bunun yerine, tiyatronun toplumsal gerçekleri sorgulatan ve eleştirel bir düşünce sürecini teşvik eden bir araç olması gerektiğini savunur. Brecht’in tiyatrosu, olay örgüsünü kronolojik bir bütünlük içinde sunmak yerine, her sahneyi kendi içinde bağımsız bir anlatı olarak ele alır. Bu teknik, seyircinin anlatıya bilinçli ve mesafeli bir şekilde yaklaşmasını sağlar.
17 Eylül 2025 Çarşamba
Britanya
Windsor Kalesi'ne Trump ve Epstein görüntüsü yansıtıldı: Dört gözaltı
Trump, bugün Kral Charles’la Windsor Kalesi’nde görüşecek. Görüşmeden saatler önce Trump ve Epstein’ın görüntüleri kale duvarına yansıtıldı.
‘İletişim araçlarını suistimal etmek’ten gözaltına alınanların yaşlarının 36 ile 60 arasında değiştiği belirtildi.
Görüşme öncesinde basın mensupları Windsor Kalesi önünde beklerken polis çevrede güvenlik önlemleri aldı.
Trump destekçileri ve karşıtları Windsor’da toplanmaya başlarken bir kişinin minibüsüne yansıttığı Epstein ve Trump fotoğrafıyla dolaştığı da görüldü.
15 Eylül 2025 Pazartesi
Hız çetesi
Dizi sektörü için yeni bir ‘challenge’
Cep telefonları izleme şeklimizi değiştirdi. Dikey ekranda, 15-30 saniyelik videolar, dikkat süresinin kısaldığı günümüze en uygun format. Peki bu değişim içerik üretimine nasıl yansıtıyor? ‘Dikey drama’, dizi sektöründe dönüşümün habercisi olabilir mi?
Peki, dikey format dizi sektörü açısından gerçekten bir dönüşümün fitilini ateşleyebilir mi? Ana akımla mücadele etmesi henüz zor ama ilk hedef bu değil. Hedef öncelikle, içeriklerini neredeyse tamamen dikey ekranlardan tüketen ve mobil cihazda uzun içerik yerine kısa, hızlı ve yoğun içerikleri tercih eden, Z kuşağı başta olmak üzere yeni nesil izleyiciler. Dünya genelinde mobil video izlenmelerinin yüzde 71’inin dikey formatta gerçekleştiğini düşünecek olursak göz ardı etmek mümkün değil. Şimdi mesele kaliteli prodüksiyon ve daha genel bir kitleyi dikey ekrana çekecek hikayelerle yol almak. Anladığım kadarıyla İki Dakika Creative House tam da bu iddiayla çalışıyor. Yeni Nesil Aile ile sektörün ilgisini dikey formata çekiyor. Nitekim, şimdiden ‘ünlü’ oyuncular, yönetmen ve senaristler “Biz nasıl dahil olabiliriz?” şeklinde dikkat kesilmiş durumda. Başka bir deyişle dikey format için ‘Cihangir’den telefonlar gelmeye başlamış’ bile.
Reklamverenin gözü dikey içeriklerde
Anlaşılan o ki, dikey drama sadece bir yaratıcı deneyim değil, aynı zamanda dev bir iş fırsatı olabilir. Türkiye’de dijital reklam harcamaları 2025’te 2 milyar doları aştı ve bu bütçenin büyük kısmı mobil video içeriklere yöneliyor. Reklamverenler için dikey içerik, hem yüksek etkileşim oranları hem de kullanıcıya birebir temas fırsatı sunuyor. İlkin Kavukçu, dikey içeriklerin ölçümlenebilir bir pazar oluşturduğunu anlatıyor.İzlerken satın alma dönemi başlıyor
Bir sonraki adım çok daha cazip gözüküyor. Dünyada giderek yaygınlaşan ‘shop the episode’ konsepti ilgimi çekiyor. Shop the episode, bir dizi ya da programda görülen ürünlerin izleyici tarafından anında satın alınması imkanını sunuyor. Yani izlediğiniz sahnedeki bir elbiseyi, kahve makinesini ya da kanepeleri tek tıkla alışveriş sepetinize ekleyebiliyorsunuz. Belli ki, markalar için yeni bir mecra geliyor. Geleneksel reklamlar izleyici tarafından atlanırken, shop the episode, içerikle bütünleşmiş bir pazarlama kanalı sunuyor.
Gülay Afşar Oksijen